top of page

3. Dinlerde Çevre Bilinci 

            Yaşadığımız şehir, ülke, dağlar, denizler ve bir bütün olarak dünyamız çevremizi oluşturur. Toprak, su, hava, bitkiler, hayvanlar da çevrenin bir parçasıdır. İnsan  bu dünya üzerinde soluk alıp verir. Yeryüzünde yetişen meyve, sebze ve diğer nimetlerle beslenir.  Hayatını dünyada bulunan nimetlerle sürdürür. Dolayısıyla çevre bilinci son derece önemlidir. Çünkü çevreyi korumak hayatı korumak anlamına gelir.         

 

 

 

           Genel olarak bütün dinler Allah tarafından yaratılan güzelliklerin korunmasını ister. Çevreye, bitki örtüsüne, hayvanlara, kısacası doğaya ait unsurlara zarar verilmesini yasaklar. Doğal dengenin bozulmasına neden olacak davranışlardan kaçınılmasını ister. Örneğin Kur’an-ı Kerim’de bu konuyla ilgili olarak “Göğü Allah yükseltti ve mizanı (dengeyi) o koydu. Sakın dengeyi bozmayın.”(2) buyrulur. Hz. Muhammed çeşitli hadislerinde doğal dengenin korunmasını, ağaç dikilmesini ve çevrenin güzelleştirilmesini öğütler. Örneğin bir hadisinde, “ Elinizde bir ağaç fidanı varsa kıyametin kopacağını bilseniz dahi onu dikecek vaktiniz varsa mutlaka dikin.”(3) buyurur.

 

 

           

            İslam dini insana ve insanın yaşam alanı olan çevreye önem vermiştir. Hz. Peygamber yaşadığı sürece ağaçların korunmasını istemiş, yeşil alanlara zarar verilmemesini buyurmuştur. Medine şehrinin yeşillik bir bölgesini sit alanı ilan ederek koruma altına almıştır.(4) Bu tavrıyla insanlarda çevre bilinci oluşturmayı amaçlamıştır. Ancak alınan her türlü önleme rağmen insanların çevre konusunda yeterince duyarlı olduğu da  söylenemez. “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu…”(5) mealindeki ayette bu gerçeğe dikkat çekilir. 

Dinler, Allah’ın yarattığı güzelliklerin korunmasını ister.

        ETKİNLİK 

 

        “Her kim boş, kuru, çorak araziyi ihya ederse bu amelinden dolayı Allah tarafından mükâfatlandırılır. İnsan ve hayvan ondan faydalandıkça o kimseye sadaka sevabı yazılır.”             

                                                                               Feyzül Kâdir, C 6, s. 39.
             Yukarıdaki hadise göre çevre bilincine sahip bir Müslüman nasıl davranmalıdır? Tartışınız.

        Vahiy kaynaklı dinler olan Yahudilik ve Hristiyanlık da çevreye karşı duyarlı olunmasını öğütler. Çevreye ait unsurların korunmasını, canlılara merhamet gösterilmesini ister. Bu konuda İncil’de yer alan bir ifadede, “Harman döğen öküzün ağzını bağlamayacaksın.”(1) denir.

 

        Hinduizm ve Budizmde çevre bilincine önem verilir. Örneğin Budizmde  dağların, ırmakların, hayvanların vb. unsurların hem doğanın bir parçası olduğuna hem de tanrıdan bir iz taşıdığına inanılır. 

bottom of page